Üniversiteler de neoliberal politikalardan nasibini alıyor
Üniversitelerdeki Neoliberal yağmanın son örneğini üniversitemizdeki Yapı Kredi dayatmasında gördük. Boğaziçi’den Hacettepe’ye özelleştirmelere karşı mücadeleyi büyütelim!

Alp İPEK
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi
Ekonomi politikalarıyla beraber vatandaşları ne memur ne öğrenci ne emekli olarak gören sadece sömürü düzenin bir öznesi olarak gören hükümet, üniversiteler içerisindeki özelleştirme politikalarıyla bu politikasını perçinliyor. Öğrencileri bir müşteri olarak gören eğitim politikalarının günceldeki son yansımalarını kampüsümüzdeki yemekhanede yemek yiyebilmek için Yapı Kredi müşterisi olma şartı getirildiğinde bir kere daha görmüş olduk. Neoliberal ekonomi politikalarının bir yansıması olarak; özel şirketlerin kampüslerde cirit atarak staj adı altında ucuz emek sömürüsü yapması, kampüslerin kahve zincirlerine peşkeş çekilmesi, bütün kafeterya ve kantinlerin özelleştirilmiş olması öğrencilerin bir müşteri olarak görüldüğünün kanıtları olarak karşımızda duruyor.
Neoliberal ekonomi politikalarının eğitime olan yansımalarına başka örnekler olarak; okulda yemek yiyemediği için bayılan ilkokul öğrencileri, temizlik hizmetlerinin özelleştirilmesiyle beraber eğitim yuvası olması gereken okulların mikrop yuvasına dönmesi, devlet yurtlarının yetersizliği ve öğrencilerin özel yurtlara yönelmesinin bir sonucu olarak okulunu bırakmak zorunda olan üniversite öğrencilerinden de görüyoruz.
Bizim okulumuzdaysa yine diğer pek çok üniversitede olduğu gibi; özel şirketlerin topluluklar üzerinden kampüse girmesi ve öğrencileri staj veya proje adı altında sömürmeye başladıklarını, Ulusal Staj Programı adı altında öğrencilerden emeklerinin karşılığı verilmeden faydalanıldığını, Siber Vatan Programı ile eğitim adı altında bütün bölümlerden öğrencileri savaş sektörünün bir parçası haline getirerek hem ucuz işgücü elde edilmeye çalışıldığını hem de genç yaştan militarist öğrenciler yetiştirilmeye çalışıldığını, bütün kantinlerin tek bir kişide toplanmasından ve fiyatlardaki pahalılığa karşı hiçbir itirazı ciddiye almayan üniversite yönetiminden görüyoruz.
Yapı Kredi dayatmasına boyun eğmeyelim
Ülkenin dört bir yanında binlerce öğrenci mevcut ekonomik durumunun bir sonucu olarak karnını doyurmak için bütün gününü yemekhane saatlerine göre düzenlemeye çalışırken bir sabah uyandığımızda artık özel bir bankanın müşterisi olmazsak karnımızı da doyuramayacağımızı öğrenerek başladık güne. Her beş yemekten birisi ücretsiz gibi gelecek olan tepkiyi önlemeye çalışan kampanyalarla birlikte aslında biliyoruz ki bu bir borçlandırma politikası. Üniversite öğrencilerini daha da borçlandırmaya çalışarak onları sömürü zincirinin bir parçası olmak zorunda bırakmaya çalışan iş yerinde uğradığı mobinge ve insanlık dışı çalışma şartlarına karşı sesini çıkaramayan bir nesil yaratılmaya çalışılsa da bugün pek çok örnekle beraber görüyoruz ki biz öğrenciler sisteme ve sistemin bize olan dayatmalarına boyun eğmiyoruz eğmeyeceğiz!
Öğrenci hareketinin bize geçmişten miras kalan öğretilerinden de bildiğimiz gibi biz öğrenciler birlik olduğumuz zaman kampüslerimizde ne bir şirket ne de bir kayyım rektör söz hakkımızı bizden alamaz. Bugün Hacettepe Üniversitesindeki öğrenci arkadaşlarımızdan, Boğaziçi Üniversitesinde İşgal Kafe’de haklarını arayan arkadaşlarımızdan görüyoruz öğrenci birliğinin gücünü. Söz hakkımızın olduğu kampüsler için, müşteri değil öğrenci olduğumuz günler için, eğitimde fırsat eşitliği için, parasız, bilimsel ve laik eğitim için gücümüz birliğimiz ve de örgütlü mücadelemiz!
Evrensel'i Takip Et